Amerikan Edebiyatı’nın temel isimleri arasında yer alan Stephen Crane (1871 – 1900), kısa süren yaşamına rağmen ardında modern öykücülüğün başyapıtlarından sayılabilecek eserler bırakmış bir dehadır. Gerçekçi, doğacı ve sembolist edebiyatın izleri görülen öyküleriyle (aynı zamanda romanları ve hatta şiirleriyle) döneminin önemli isimlerini ve sonraki nesil yazarları etkilemiştir. Mark Twain ondan büyük övgülerle bahseder, Ernest Hemingway onun hakkında konuşurken, sanki üstadını anlatır gibidir. Doğasının özü şairliğinde gizli olsa da öyküleri ve romanları ile Amerikan edebiyatının klasik isimleri arasında yer bulmuştur.
Yazarın başyapıt olarak adlandırılacak öyküsü ise “Açıktaki Kayık”tır (The Open Boat). Bu kitapta size Açıktaki
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Amerikan Edebiyatı’nın temel isimleri arasında yer alan Stephen Crane (1871 – 1900), kısa süren yaşamına rağmen ardında modern öykücülüğün başyapıtlarından sayılabilecek eserler bırakmış bir dehadır. Gerçekçi, doğacı ve sembolist edebiyatın izleri görülen öyküleriyle (aynı zamanda romanları ve hatta şiirleriyle) döneminin önemli isimlerini ve sonraki nesil yazarları etkilemiştir. Mark Twain ondan büyük övgülerle bahseder, Ernest Hemingway onun hakkında konuşurken, sanki üstadını anlatır gibidir. Doğasının özü şairliğinde gizli olsa da öyküleri ve romanları ile Amerikan edebiyatının klasik isimleri arasında yer bulmuştur.
Yazarın başyapıt olarak adlandırılacak öyküsü ise “Açıktaki Kayık”tır (The Open Boat). Bu kitapta size Açıktaki Kayık’ın yanında 3 farklı öyküsünü vererek Crane’in öykücülüğünü derinlemesine inceleme imkanı sunmak istedik. “Fırtınadaki Adamlar” parasız ve evsiz insanların hayatla mücadelesini resmeder; “Beş Beyaz Fare” şans ve kader faktörünü işler. “Bir Sefalet Deneyimi” ise evsiz ve parasız insanların yaşam savaşını anlatırken buna yol açan sistemi de eleştirir.
Öykülerindeki yalın üslubu öylesine güçlüdür ki durumun amaçsızlığı ve karakterlerin umut dolu bekleyişleri, okuyucuyu anın içine adeta hapseder. Anlamsızlık, sıradanlık ile hayatta kalma dürtüsünün en doğal hali bu öykülerde yer alır. Savaş muhabirliği yapmış olmanın verdiği net ve keskin bakış açısı, kaleminin dokunduğu her cümlede hissedilir. Günümüze kadar gelen Amerikan Edebiyatı’nın temel dürtüleri arasında kabul edebileceğimiz bu vahşi doğanın, vahşi toplumun ve kendi başına vahşiliğin sıradanlığı onun öykülerinde, derin bir şekilde kendini göstermektedir.
Fihrist, siz değerli okuyucuya, keyifli ve zihin açıcı okumalar diler.