“Gece yarısı düşen çığ, mezra ile bütün iletişimi kesmişti. Jandarmalar, karın kapadığı kıyı yolunu açtıklarında, mahsur kalan köylülerin hepsinin katledilmiş olduğunu gördüler. Sadece insanlar değil, hayvanlar da yok edilmişti.”
Alacagöl Efsanesi’nde Levent Şenyürek, 90’lı yılların Güneydoğu’sunda geçen dört günün hikâyesini anlatıyor; Jandarma Asteğmen Haluk Güner’in, Alacagöl kıyısında gerçekleşen esrarengiz ölümleri araştırdığı gizemli ve bir o kadar da gerilimli dört gün...
Devamını Gör
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
“Gece yarısı düşen çığ, mezra ile bütün iletişimi kesmişti. Jandarmalar, karın kapadığı kıyı yolunu açtıklarında, mahsur kalan köylülerin hepsinin katledilmiş olduğunu gördüler. Sadece insanlar değil, hayvanlar da yok edilmişti.”
Alacagöl Efsanesi’nde Levent Şenyürek, 90’lı yılların Güneydoğu’sunda geçen dört günün hikâyesini anlatıyor; Jandarma Asteğmen Haluk Güner’in, Alacagöl kıyısında gerçekleşen esrarengiz ölümleri araştırdığı gizemli ve bir o kadar da gerilimli dört gün...
“Gölde bir şey vardı sanki. Bir şekilde ortaya çıkıyor ve bekliyordu. Rahatsız edilmediği sürece balıklar dışında kimseye zararı dokunmuyordu. Ancak rahatsız edilirse hemen harekete geçiyor, gölden çıkarak çevrede yaşayan ne varsa boğduktan sonra geldiği yere geri dönüyordu.”
Merak unsurunu sürekli diri tutan temposuyla Alacagöl Efsanesi, fantastiğin çoğu zaman hayatın ta kendisi olduğunu yeniden hatırlatıyor.