Doğan Tekeli’den keyifli bir otobiyografi Çebiş Evi’nden Hisartepe’ye
Cumhuriyet dönemi Türk mimarisinin önde gelen isimlerinden Doğan Tekeli’nin otobiyografisi Çebiş Evi’nden Hisartepe’ye Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.
Daha önce mesleki yaşamına ilişkin anılarını topladığı Mimarlık: Zor Sanat adlı kitabıyla ilgi çeken çağdaş mimarlığın önde gelen isimlerinden Doğan Tekeli bu kitabında yaşamöyküsünü kaleme aldı. Doğan Tekeli, Isparta’da bir memur ailesinin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. İzmir ve İstanbul’da geçen yetişme döneminden sonra 1952 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Sami Sisa’yla kurduğu Tekeli-Sisa mimarlık bürosunda altmış yıl çalıştı. Mesleki yaşamına ilişkin ayrıntıla
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Doğan Tekeli’den keyifli bir otobiyografi Çebiş Evi’nden Hisartepe’ye
Cumhuriyet dönemi Türk mimarisinin önde gelen isimlerinden Doğan Tekeli’nin otobiyografisi Çebiş Evi’nden Hisartepe’ye Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.
Daha önce mesleki yaşamına ilişkin anılarını topladığı Mimarlık: Zor Sanat adlı kitabıyla ilgi çeken çağdaş mimarlığın önde gelen isimlerinden Doğan Tekeli bu kitabında yaşamöyküsünü kaleme aldı. Doğan Tekeli, Isparta’da bir memur ailesinin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. İzmir ve İstanbul’da geçen yetişme döneminden sonra 1952 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. Sami Sisa’yla kurduğu Tekeli-Sisa mimarlık bürosunda altmış yıl çalıştı. Mesleki yaşamına ilişkin ayrıntıları daha önce Mimarlık: Zor Sanat adlı kitapta anlatan Tekeli bu kez kendi öyküsüne yöneldi. Çebiş Evi’nden Hisartepe’ye otobiyografik bir kitap. Doğan Tekeli bir yandan birbirinden ilginç anılarını lezzetli bir dille anlatıyor, öte yandan Türkiye’nin toplumsal dönüşümlerine, siyaset-ekonomi, kamu-özel sektör ilişkilerine mimarlık mesleği açısından ayna tutuyor.
“Yaşamım ile ilgili olarak sadece mesleki anılarını yazmış olmak bana yeterli gelmiyordu. Gerçekte yazı yazmak, bir mimari proje üzerinde çalışır gibi düşünerek ve yazdıklarımı tekrar tekrar gözden geçirerek yazdığım için bana zor geliyordu. Buna karşın, kendimi Cumhuriyet döneminin ilk kuşaklarından saydığım için yetiştiğim çevreleri ve zamanın koşullarını paylaşmak istiyor, ama bir yandan da ‘Benim yaşam öyküm kimi, neden ilgilendirsin?’ diyordum. Bir ikilem içindeydim. Çocukluğumu, Isparta’da doğduğum iki yüz yıllık Çebiş Evi’ni ve eski Isparta’yı hatırlamak, hoşuma gitmeye başladı. Birçok ayrıntı, adeta gözümün önündeydi. Bir ucundan yazmaya başladım.”