Hikayeleriyle Anadolu’Nun Anneanne Yemekleri
Yazar Adı: Mehmet ŞimşekBüyük özveri ve emekle hazırlanan bu kitabı okuyanların bir yandan hiç bilmedikleri yemekleri öğrenirken bir yandan da anneannelerimizin bazen komik, bazen acıklı, bazen de çileli anılarıyla zaman zaman eğlenecek, zaman zaman duygulanacak, zaman zaman da kızgınlıklarına engel olamayacaklarına inanıyoruz.
Okuyucuların çoğu Samsunlu Satu Teyze’nin Nünükünü, Karabüklü Hanife Teyze’nin Kara Hevlesini, Kayserili Bahriye Teyze’nin Pırtımpırtını, Şırnaklı Halime Teyze’nin Kutılkını, Aydınlı Aynur Teyze’nin Maratasını, Maraşlı Fatma Teyze’nin Sulu Bezdirmecini, Muşlu Fatma Teyze’nin Çatç
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Büyük özveri ve emekle hazırlanan bu kitabı okuyanların bir yandan hiç bilmedikleri yemekleri öğrenirken bir yandan da anneannelerimizin bazen komik, bazen acıklı, bazen de çileli anılarıyla zaman zaman eğlenecek, zaman zaman duygulanacak, zaman zaman da kızgınlıklarına engel olamayacaklarına inanıyoruz.
Okuyucuların çoğu Samsunlu Satu Teyze’nin Nünükünü, Karabüklü Hanife Teyze’nin Kara Hevlesini, Kayserili Bahriye Teyze’nin Pırtımpırtını, Şırnaklı Halime Teyze’nin Kutılkını, Aydınlı Aynur Teyze’nin Maratasını, Maraşlı Fatma Teyze’nin Sulu Bezdirmecini, Muşlu Fatma Teyze’nin Çatçıngırını ve daha nicelerini belki de ilk defa duyacaklardır.
Öte yandan Erzurumlu Fatma Teyze’nin Barbunyalı Kesme Aşını ilk yaptığında tuzunu abarttığı için kimsenin yememesi ve çöpe dökmesi, Vanlı Fazilet Teyze’nin Çorti Aşının dibini tutturduğu hâlde kabul etmemesi ancak kimseyi inandıramaması gülümsemelerine sebep olacaktır. Hele Manisalı Hatice Teyze’nin İlan Pancarını ilk yaptığında pancarın zehrini almadan pişirdiği için yemeği yiyenlerin dillerinin kabarması nedeniyle üç dört gün yemek yiyemez olmalarını ve Ordulu Ünsiye Teyze’nin ısırgan toplarken ısırganların içine düşüp gün boyu kaşıntıdan her yerinin kabarmasını okuyunca sesli gülmelerine engel olamayacaklardır.
Ancak okuyucunun Çorumlu Müzeyyen Teyze’nin on üç yaşında evlendirilmesi ve bu da yetmezmiş gibi genç yaşta eşini kaybedince yedi çocukla bir başına kalmasını, Antalyalı Ayşe Teyze’nin ömrü boyunca doğduğu köy olan Korkuteli Avanda'dan hiç çıkmamasını, Filibeli Saniye Teyze’nin 1944 yılında zorunlu olarak Bulgaristan'dan Bursa'ya göç etmek zorunda kalmasını ve Urfalı Fehime Teyze ile Giresunlu Havva Teyze’nin evlat acılarını okuyunca gözyaşlarına hâkim olamayacakları kanaatindeyiz.
İster gelenek görenek deyin ister görgüsüzlük ya da kabalık deyin Kayserili Bahriye Teyze’nin öksüz diye kayınvalidesinden gördüğü zulmü, Samsunlu Emine Teyze’nin yazı pancarını ilk yaptığında baharatını çok koyduğu için babasından işittiği azarı ve Şırnaklı Halime Teyze’nin daha on üç yaşındayken babası yaşında biriyle evlendirilmeye kalkışılması okuyucunun sinirlerini hoplatacaktır.