Bu kitap İslam’da Tanrının ve elçisinin sözlerinin bittiği anda insanların söylemeye başladıklarını harmanlayan bir eserdir. İnançlara ilişkin düzenlemelerden oluşan bir referans kitabı olarak hazırlanmıştır.
Özdemir Başat İslamiyet’i yüzyıllık dönemler halinde, mezhep ve tarîkatlar bazında ayrıntılı tanımlarla ve kavramlarla inceliyor. Mezhep ve tarîkat coğrafyasını çıkış kaynakları ve bağlantıları bazında tarihsel süreçte şemalarla tarihsel ve sosyolojik açıdan, yalın bir şekilde sunuyor. Objektif düşüncenin ve bilginin zaferini açıklıyor.
Yazar, İslam’ın tarihsel boyuttaki yön
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Bu kitap İslam’da Tanrının ve elçisinin sözlerinin bittiği anda insanların söylemeye başladıklarını harmanlayan bir eserdir. İnançlara ilişkin düzenlemelerden oluşan bir referans kitabı olarak hazırlanmıştır.
Özdemir Başat İslamiyet’i yüzyıllık dönemler halinde, mezhep ve tarîkatlar bazında ayrıntılı tanımlarla ve kavramlarla inceliyor. Mezhep ve tarîkat coğrafyasını çıkış kaynakları ve bağlantıları bazında tarihsel süreçte şemalarla tarihsel ve sosyolojik açıdan, yalın bir şekilde sunuyor. Objektif düşüncenin ve bilginin zaferini açıklıyor.
Yazar, İslam’ın tarihsel boyuttaki yönetsel egemenlik sınırlarındaki değişimini ortaya koyuyor; İslam mezheplerini, tarikatlarını toplu biçimde ve birbiriyle ilişkili olarak, kendi aralarında geçinemeyen âlimlerden uzak kalarak ve yorum katmadan anlatıyor. Geniş kaynakçasıyla inanışlara eşit uzaklıkta ve taraf tutmadan yapılan bir inceleme sunuyor.
Tarihsel süreçte baktığımızda, Müslümanların İslam üzerinde bir birliğinin olmadığını; mezhep ve tarikat ayrımı gözetmeden “Cihad” olayına ve şiddete dayandıklarını görürüz. Saldırı ve şiddetin başlıca nedeni ise “korku”dur.
Yazar, “korku” üzerine bir saptama ile eserine son noktayı koyar. İslam’ın içindeki bölünme, “Kıble”nin ikiye ayrılması, başkalaşması ve yer değiştirme korkusudur. Korku yürekte değil, kafada oluşur. O halde yapılması gereken şey, “korku”yu “akıl” yoluyla atmaktır. Aklın yolu ise bilgiden geçer.
Bu yol ve arayış, aynı zamanda tarihsel süreçte bilgiye ulaşma ve karanlıktan kurtulmanın da yoludur.