“Düşünce, aydınlatıcı kahkahamla sona erdi: İnsan kolaycı bir varlıktı, kendisinin mimarı olmayı öğrenmeye çalışmak yerine, sorunlarına başkasının hayatında cevap arıyordu. İnsanın kendi hayatında yaşaması ne zordu.” Uzun süredir yazamayan tanınmış bir yazar, yaşadığı hayal kı- rıklığının ardından, gerçekleri ve geçmişini zihnindeki tabuta kilitleyip, büyük kentin keşmekeşinden uzaklaşır. Soluğu do- ğanın hırçın, rüzgârlı kıyısındaki ücra bir sahil kasabasında alır. Bu göç, acının krallığında yaşayanlarla, hayatın gerçek soylu- larını buluşturan efsunlu bir hikâyenin kapılarını aralar... Mehmet Eroğlu, mitolojinin ve Antikçağ tragedyalarının kahra- manlarını iki katmanda gelişen öykülerle günümüze taşıyor. Bizleri varlığından bihaber old
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
“Düşünce, aydınlatıcı kahkahamla sona erdi: İnsan kolaycı bir varlıktı, kendisinin mimarı olmayı öğrenmeye çalışmak yerine, sorunlarına başkasının hayatında cevap arıyordu. İnsanın kendi hayatında yaşaması ne zordu.” Uzun süredir yazamayan tanınmış bir yazar, yaşadığı hayal kı- rıklığının ardından, gerçekleri ve geçmişini zihnindeki tabuta kilitleyip, büyük kentin keşmekeşinden uzaklaşır. Soluğu do- ğanın hırçın, rüzgârlı kıyısındaki ücra bir sahil kasabasında alır. Bu göç, acının krallığında yaşayanlarla, hayatın gerçek soylu- larını buluşturan efsunlu bir hikâyenin kapılarını aralar... Mehmet Eroğlu, mitolojinin ve Antikçağ tragedyalarının kahra- manlarını iki katmanda gelişen öykülerle günümüze taşıyor. Bizleri varlığından bihaber olduğumuz hayatlarla tanıştırıyor. Tutkulu âşıkları, budalaları, soyluları, göçmenleri, adalet ara- yanları anlatıyor. Hem şimdiye hem de geleceğe ait bir edebiyat şöleni sunuyor. Kendi Hayatında Ölme Vakti, insan denilen mahlukun gizli kö- şelerine, derinlerine usta bir kaptanın kılavuzluğunda yapılan, beş mevsim süren bir kent-deniz yolculuğunun romanı. Yalnız- lığın en kışkırtıcı, en büyüleyici hali. “Hayatın, edebiyat serüvenleri gibi görkemli bir sonu olabile- ceği umudu o kadar da safça bir umut değilmiş...