Yaşadığınız ''cüce'' kentlere bir de ''devlerin'' gözünden bakın!
Hakan Keleş'in koleksiyon değerindeki foto-illüstrasyonlarını sergilediği Liliputlar: Devcücekentler adlı kitabı, kent-kültür ilişkisi bağlamında sürekli değişim ve dönüşüm hâlindeki şehirlere çok yönlü bir bakış getiriyor.
Albümdeki her bir çalışma, Türkiye kentlerinden farklı sokak perspektiflerine yerleştirilen ''dev'' karakterlerin, bulundukları ortamla kurdukları ''olağanüstü'' ilişkiye odaklanıyor; zamanı ve mekânı esneten yeni görsel hikâyeler kurgulanmasına aracılık ediyor.
Keleş'in, sosyal medya üzerinden aldığı yüksek etkileşimle özgün bir sanatsal forma dönüştürdüğü ''lilliputing'' akımı, bakmakla görmek arasındaki ayrıma dikkat çekiyor; insanl
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Yaşadığınız ''cüce'' kentlere bir de ''devlerin'' gözünden bakın!
Hakan Keleş'in koleksiyon değerindeki foto-illüstrasyonlarını sergilediği Liliputlar: Devcücekentler adlı kitabı, kent-kültür ilişkisi bağlamında sürekli değişim ve dönüşüm hâlindeki şehirlere çok yönlü bir bakış getiriyor.
Albümdeki her bir çalışma, Türkiye kentlerinden farklı sokak perspektiflerine yerleştirilen ''dev'' karakterlerin, bulundukları ortamla kurdukları ''olağanüstü'' ilişkiye odaklanıyor; zamanı ve mekânı esneten yeni görsel hikâyeler kurgulanmasına aracılık ediyor.
Keleş'in, sosyal medya üzerinden aldığı yüksek etkileşimle özgün bir sanatsal forma dönüştürdüğü ''lilliputing'' akımı, bakmakla görmek arasındaki ayrıma dikkat çekiyor; insanların, günlük hayatın telaşesi yüzünden duyarsızlaştıkları fiziksel çevrelerini başka bir katman aracılığıyla yeniden görmelerini sağlıyor.
Gulliver'in Gezileri'ndeki cüceler kentine gönderme yapan Lilliput ismi, bu kitapta sarkastik bir evreni tanımlıyor. Referansını gerçek dünyadan alan fakat onu eğretileyerek bozan, büyüklük bilgisinin sabit olmadığı, çok katmanlı ve dağınık bir evrene konuk oluyor okurlar. Fonda Türkiye'den farklı kent atmosferleri ve kimi anıtsal yapılar bir panorama oluştururken, karakterlerin her birinin yarattığı etkileşim, tekil ama bütüncül bir anlatı kurmayı başarıyor.
Her gün yanından geçtiğimiz eski bir bina, bulunduğu yere o kadar aittir ki görünmez hâle gelmiştir. Orada olmaması gereken hayalî bir karakter onunla temasa geçince yeni bir gerçeklik kurulur ve hem kendini hem de görünmez olanın niteliklerini açığa çıkarır. Hakan Keleş'in, Eskişehir'de cep telefonuyla çektiği bir fotoğrafa dev bir karakter karalaması ve bunu Instagram üzerinden paylaşmasıyla başlayan ''lilliput'' serüveni de işte tam bu sanal/gerçek/hayal örüntüsünün ardında yatan kent yaşamının dinamikleri anlayışından besleniyor.
Kitap altı bölümden oluşuyor. Lilliputgündelik, bugünün kent ve kentlilerinin büyük ölçekli birer yeniden temsili gibi, gerçekliğe en yakın mizansenleri içeriyor. Lilliputnostaljik, kültürümüze ait ama geride kalmış ya da unutulmuş figür ve unsurları günümüz kentleriyle birleştirerek bir zamansızlık algısı üretmeye çalışıyor. Lilliputsarkastik, kenti bir karikatür nesnesi olarak ele alıp ölçek farkından kaynaklanan algısal bozulmaları mizahi unsurlara dönüştürmeyi amaçlıyor. Lilliputbilindik, bu coğrafyada yaşamış ya da yaşamaya devam eden önemli figürlerle kültürümüze mâl olmuş hayalî karakterleri, farklı mekânlarda görselleştiriyor. Olduklarından büyük temsil edilmeleri, kamusal alandaki bilinirliklerine de simgesel bir vurgu yapıyor. Lilliputorganik, kenti doluluk ve boşluklar bağlamında ele alıp ona soyut bedenler eklenen