Savaş sanatı en basit şekliyle 'herhangi bir komutanın karşısındaki güçleri en kötü duruma düşürmesini sağlayan sanat' olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle çok çeşitli konularla ilgilidir: Strateji ve taktik, en önemli dallardan sadece ikisidir. Disiplin, organizasyon ve silahlanma ile ilgilenmenin yanı sıra, bir ordunun fiziksel ya da ahlaki etkinliğini arttırmak için uyarlanabilecek her türlü aracı araştırmak zorundadır. Çalışmasına 'bir başkomutanda tercih edilmesi gereken yaş' ya da 'piyade askerinin ulaşması gereken ortalama boy' üzerine bir tezle başlayan yazar, savaş sanatı ile, kendisini tamamen taktiksel spekülasyonlarl
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Savaş sanatı en basit şekliyle 'herhangi bir komutanın karşısındaki güçleri en kötü duruma düşürmesini sağlayan sanat' olarak tanımlanmıştır. Bu nedenle çok çeşitli konularla ilgilidir: Strateji ve taktik, en önemli dallardan sadece ikisidir. Disiplin, organizasyon ve silahlanma ile ilgilenmenin yanı sıra, bir ordunun fiziksel ya da ahlaki etkinliğini arttırmak için uyarlanabilecek her türlü aracı araştırmak zorundadır. Çalışmasına 'bir başkomutanda tercih edilmesi gereken yaş' ya da 'piyade askerinin ulaşması gereken ortalama boy' üzerine bir tezle başlayan yazar, savaş sanatı ile, kendisini tamamen taktiksel spekülasyonlarla sınırlayan bir yazardan daha az uğraşmıyordu.
Konunun karmaşık yapısı göz önünde bulundurulduğunda, 'savaş sanatının belli bir dönemdeki durumunu tam olarak açıklamak için o dönemin sosyal ve siyasi tarihinin eksiksiz bir özetinin gerekli olacağı açıktır. Bu sanat, iki insan topluluğunun bir anlaşmazlığı güç kullanarak çözmek için öfkeyle karşılaştığı ilk günden beri ilkel bir biçimde var olmuştur. Ancak bazı dönemlerde askeri ve sosyal tarih, diğer dönemlere kıyasla çok daha sıkı bir şekilde birbirine bağlı olmuştur. İçinde bulunduğumuz yüzyılda savaşlar bir halkın varoluşunda yalnızca birer bölümdür: ancak, tüm ulusal örgütlenmenin normal bir çatışma durumu varsayımı üzerine kurulduğu zamanlar olmuştur. Böyle durumlarda ırkın tarihi ile 'savaş sanatı' bir ve aynıdır. Sparta'nın ya da Eski Almanya'nın anayasasını detaylandırmak, askeri kurumların bir listesini vermekten biraz daha fazla çaba gerektirir. Diğer yandan, askeri bilimlerinin özelliklerinden bahsetmek, siyasi kurumlarının çoğundan bahsetmeyi gerektirir.
Bu iç içe geçme durumu, zamanımızın merkezi kısmını oluşturan dönemde eksiksiz şekilde vuku bulmuştur. Feodalizm, kökeninde ve gelişiminde toplumsal olduğu kadar askeri bir yöne de sahipti ve düşüşü hiçbir şekilde askeri düşüncelerden etkilenmemiş değildir. Feodalizmin tarihinin 'savaşta başlıca güç olarak ağır süvarilerin yükselişi, üstünlüğü ve çöküşü’ olarak tanımlanabileceği bir bakış açısı vardır. Bir dereceye kadar bu tezin izini sürmek araştırmalarımızın konusunu oluşturacaktır. Ortaçağ'da askeri sanatın tarihini birbirine bağlı bir bütün haline getiren ipliği burada buluyoruz. Ortaçağ atlılarının zaferlerinin ilki olan Edirne ile sonuncusu olan Marignano arasında, bilimsel savaş tarihinin araştırmak üzere olduğumuz bölümleri yer almaktadır.