Perikles (MÖ 490’ların ortaları – 429), gücünün, refahının ve etkisinin zirvede olduğu altın çağında Atina’yı yöneten kişidir. Pers Savaşları ile Peloponnesos Savaşları arasındaki bu dönemde kentinin, bilim, felsefe, heykelcilik, mimarlık ve tiyatro başta olmak üzere, coğrafyada ve zamanda çok uzak mesafelere ulaşacak kültürel gelişmelerin merkezi olmasını sağlamıştır. Günümüzde bile hayranlıkla gezilen Parthenon’u yaptırmıştır. Şehrinin ikinci sınıf uluslararası konumunu değiştirip bölgenin en zengin ve kuvvetli devleti haline gelmesini sağlamıştır.
Dönemin en aydın kişileri olan sofistlerin lider
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Perikles (MÖ 490’ların ortaları – 429), gücünün, refahının ve etkisinin zirvede olduğu altın çağında Atina’yı yöneten kişidir. Pers Savaşları ile Peloponnesos Savaşları arasındaki bu dönemde kentinin, bilim, felsefe, heykelcilik, mimarlık ve tiyatro başta olmak üzere, coğrafyada ve zamanda çok uzak mesafelere ulaşacak kültürel gelişmelerin merkezi olmasını sağlamıştır. Günümüzde bile hayranlıkla gezilen Parthenon’u yaptırmıştır. Şehrinin ikinci sınıf uluslararası konumunu değiştirip bölgenin en zengin ve kuvvetli devleti haline gelmesini sağlamıştır.
Dönemin en aydın kişileri olan sofistlerin liderlerinden Anaksagoras, ünlü düşünür Sokrates gibi bilgelerden eğitim görerek bilgiye dayalı akıl yürütme becerisini edinen Perikles, bu kapasitesini kitleleri ikna etmek için kullanarak siyasette yükselmiştir. İnsanlarla her türlü ilişkisinde ağırbaşlı ve ölçülü davranarak kendisini zora sokabilecek durumlardan kaçınma konusundaki eşsiz başarısı da siyasi konumuna büyük katkıda bulunmuştur.
Mensup olduğu sınıfın çıkarlarına karşı gelme pahasına yoksul halk kesimlerinin de kentin kamusal görev mekanizmasına ve karar alma sürecine katılmasını sağlayacak siyasi, mali ve idari önlemleri destekleyerek şehrin demokrasisini derinleştirmiştir. Ancak aynı demokratik yaklaşımı diğer Yunan kentlerine göstermemiştir. Pers Savaşlarından kalma Attika-Delos Birliği’ni, bir tür imparatorluk aşamasına yükselen Atina’nın emperyal deniz gücü vizyonunun aracı haline getirmiş, buna isyan eden birlik üyesi kentleri acımasızca ezmiştir.
Siyasetteki en önemli düsturlarından biri Sparta’ya asla güvenmemektir. Başka Yunanlarla çatışmak istemeyen yurttaşlarını ikna ederek otuz yıla yakın süren Peloponnesos Savaşının başlamasının birincil etkeni olmuştur. Ancak kendisi bu savaş sırasında ölmüş, kenti de yenilip önce görkemini, sonra bağımsızlığını yitirmiştir.
Antik Atina’nın Batılı düşünürler tarafından tekrar keşfedilip bir hayranlık nesnesi haline getirilmesi için aradan iki binyılın geçmesi gerekmiştir. Bu tavrın günümüzdeki temsilcilerinden antik Yunan uzmanı akademisyen Thomas R. Martin elinizdeki kitapta, şehre altın çağını yaşatan adamın hayatını anlatarak tutumunun gerekçelerini hakkıyla ortaya koyuyor.