Tamara valizine bir iki kazak, gür saçlarını tarayabilen kemik tarak haricinde kendi hikâyesinden başka hiçbir şey koymamıştı. Ormanın içindeki virajlı asfalt yolda ilerlerken düşündüğü tek şey yolun sonundaki evde ona kapıyı açacak kadının kim olduğuydu…
Özge Yetinker, gerçek olaylardan hareketle kaleme aldığı romanında, tıpkı hayatın inişli çıkışlı yollarına benzeyen karakterleriyle Gürcistan’da başlayan İstanbul’da devam eden dikkat çekici bir hikâye anlatıyor. Toplumun farklı kesimlerinden kişilerin kesişen zorlu yollarının vardığı noktaysa kendini var edebilmek çabası. Bulm
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Tamara valizine bir iki kazak, gür saçlarını tarayabilen kemik tarak haricinde kendi hikâyesinden başka hiçbir şey koymamıştı. Ormanın içindeki virajlı asfalt yolda ilerlerken düşündüğü tek şey yolun sonundaki evde ona kapıyı açacak kadının kim olduğuydu…
Özge Yetinker, gerçek olaylardan hareketle kaleme aldığı romanında, tıpkı hayatın inişli çıkışlı yollarına benzeyen karakterleriyle Gürcistan’da başlayan İstanbul’da devam eden dikkat çekici bir hikâye anlatıyor. Toplumun farklı kesimlerinden kişilerin kesişen zorlu yollarının vardığı noktaysa kendini var edebilmek çabası. Bulmak kadar aramanın da önemini işaret eden Ruhların Rengi yaşama karşı kalkanlarını kenara bırakamayanların romanı.
“Ben de bir yoldan geldim, sen de. Karşılaştığımızda yorgunduk ikimiz de. Ama sen beni her şeye daha yeni başlamışım gibi görmekte ısrarlıydın. Gel dedim, otur şöyle, birbirimize yolculuklarımızı anlatalım. Durmadın, dinlemedin. Bir bankta serin bir akşamüstü konuşsak olurdu. Ya da kar yağarken bir sabah, camın önündeki koltuğumuza geçip. Konuşmadın. Beni tertemiz bir geçmişten, pürüzsüz, sade, teferruatsız, sızısız, dümdüz, tozsuz, dumansız bir yoldan, en kestirmeden sana çıkmış biri sandın. Oysa yaşayan hiç kimse öyle olamazdı.”