Belgesel yapımcısı abisinin ipin ucunda asılı cansız bedeniyle karşılaşan Selim’in güvenli kozası delinmek üzeredir: Roman kahramanlarına tutunarak yaşadığı korunaklı odasından çıkıp yabancısı olduğu tehlikeli sokaklara adım atan Selim, korkularına rağmen hikâyeyi cesaretle bir ucundan tutacak, abisinin sırrını keşfetmeye çalışırken kendi devriminin ateşini tutuşturacaktır: Üç, iki, bir... kayıt!
Ölüler Kıraathanesi ile Vedat Türkali İlk Roman Ödülü’nü kazanan ve kısa sürede kendi okurunu yaratan Fatih Gezer, bu kez yaşamın tanığı değil öznesi olmaya teşebbüs edenlerin hikâyesine kayıt düşüyor: Suni Tebessüm, kederin belini büken sıra dışı ironisi, gerçeğin trajedisini kurgunun doğal bir parçası kılan duru dili ve kalpleri yanı baş
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Belgesel yapımcısı abisinin ipin ucunda asılı cansız bedeniyle karşılaşan Selim’in güvenli kozası delinmek üzeredir: Roman kahramanlarına tutunarak yaşadığı korunaklı odasından çıkıp yabancısı olduğu tehlikeli sokaklara adım atan Selim, korkularına rağmen hikâyeyi cesaretle bir ucundan tutacak, abisinin sırrını keşfetmeye çalışırken kendi devriminin ateşini tutuşturacaktır: Üç, iki, bir... kayıt!
Ölüler Kıraathanesi ile Vedat Türkali İlk Roman Ödülü’nü kazanan ve kısa sürede kendi okurunu yaratan Fatih Gezer, bu kez yaşamın tanığı değil öznesi olmaya teşebbüs edenlerin hikâyesine kayıt düşüyor: Suni Tebessüm, kederin belini büken sıra dışı ironisi, gerçeğin trajedisini kurgunun doğal bir parçası kılan duru dili ve kalpleri yanı başımızda atan capcanlı kahramanlarıyla, dünyanın derdine aşkla, dostlukla, dayanışmayla direniyor...
“Herkesin kulaktan kulağa fısıldadığı malum soruyu sormaya cesaret edecek biri çıkmayacağına inandığım bir anda, ilk defa gördüğüm bir çift göz, adını sanını bilmediğim gaflet içinde bir kurban belirdi karşımda. Uydurduklarım arasından, bu adama yakışan en okkalısını süzgecimden geçirip bulduğum cevaba tebessüm ettim. Kurbanımın gözlerinin içine baktım, ses tonuma karar verdim ama aile terbiyesinden mi, pısırıklıktan mı, yoksa özgüven eksikliğinden midir; sadece ‘Bilmiyorum,’ diyebildim.”