Süveyş Kanalı Ve Osmanlı İmparatorluğu
Yazar Adı: Faruk BiliciSüveyş Kanalı 17 Kasım 1869’da Fransa İmparatoriçesi Eugénie’nin de katıldığı büyük törenlerle açıldı. 1859’da başlayan ve yaklaşık on yıl süren yapımı hem Büyük Britanya, Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu arasında hem de doğrudan Mısır Hıdivliği ile Babıâli arasında çeşitli ihtilaflar, müzakereler ve uzlaşmalarla şekillenen uzun bir süreç olmuştu.
Prof. Dr. Faruk Bilici’nin bu çalışmasını aynı konuda yazılmış çok sayıda eserden ayıran, yazarın bugüne kadar ihmal edilmiş Osmanlı kaynakları ve dönemin Osmanlı basınında yaptığı titiz arşiv çalışmasıdır. Süveyş Kana
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Süveyş Kanalı 17 Kasım 1869’da Fransa İmparatoriçesi Eugénie’nin de katıldığı büyük törenlerle açıldı. 1859’da başlayan ve yaklaşık on yıl süren yapımı hem Büyük Britanya, Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu arasında hem de doğrudan Mısır Hıdivliği ile Babıâli arasında çeşitli ihtilaflar, müzakereler ve uzlaşmalarla şekillenen uzun bir süreç olmuştu.
Prof. Dr. Faruk Bilici’nin bu çalışmasını aynı konuda yazılmış çok sayıda eserden ayıran, yazarın bugüne kadar ihmal edilmiş Osmanlı kaynakları ve dönemin Osmanlı basınında yaptığı titiz arşiv çalışmasıdır. Süveyş Kanalı ve Osmanlı İmparatorluğu eksik kalmış bu yönü tamamlamakta, Süveyş Kanalı projesinin ve inşa sürecinin İstanbul’dan ve Kahire’den nasıl görüldüğünü gözler önüne sermektedir.
Bilici, “Avrupalı alacaklıların Mısır ve Osmanlı maliyesine tamamen hâkim olmalarına karşı Osmanlı İmparatorluğu’nun gösterdiği son direnişi” temsil ettiğini belirttiği Süveyş Kanalı sürecini, Babıâli, Britanya ve Fransa hükümetleri, Avrupa’daki Osmanlı sefirleri, proje sahibi ve Süveyş Kanalı Şirketi’nin kurucusu Ferdinand de Lesseps ile Mısır Hıdivi İsmail Paşa arasındaki yazışmalar ve Osmanlı kaynaklarındaki çeşitli belgeler üzerinden takip ederken, dönemin Osmanlı basınına da yer veriyor.
Süveyş meselesiyle Tanzimat döneminde karşı karşıya kalan Osmanlı Devleti’nin tavrını, öncelikle hükümranlık haklarıyla ilgili kaygılar belirlemişti. Kanal’ın deniz ticaretine ve seyrüsefere açılmasıyla dünya ekonomik sistemiyle bütünleşecek Mısır’ın İstanbul ile olan bağlarının gevşeyeceğinden endişe ediliyordu. İki deniz arasında seyredilebilecek yeni bir yolun açılmasının Batılı güçlere er geç Mısır’a müdahale imkânı tanıyacağını düşünen Babıâli, bunun da Mısır’daki hükümranlığını kaybetmesine neden olacağına inanıyordu.
Tarih bu endişelerin yerinde olduğunu kanıtladı.