Tarım Devrimi olmadan, avcı-toplayıcı bir toplum olarak bu günlere gelebilir miydik? En eski tarım faaliyetleri M.Ö. 9500-8500 yıllarında Güneydoğu Anadolu’nun içinde yer aldığı “Bereketli Hilal” adı verilen bölgede yapıldı. Buğday yaklaşık M.Ö.9000 yılında evcilleştirildi. İnsanlar buğdayı, buğday insanları evcilleştirdi. Sadece avlanmak ve toplamak şehirler ve hatta imparatorluklar kurmak için gerekenleri sunmaz bizlere. Bugün sahip olduğumuz yaşam şartlarının tümüne tarım devrimi sayesinde kavuştuk. Tarımın doğduğu, medeniyetin beşiği Anadolu topraklarında, insanlık tarihini değiştiren buğdayı bilimsel olarak araştırmış ve bu ça
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Tarım Devrimi olmadan, avcı-toplayıcı bir toplum olarak bu günlere gelebilir miydik? En eski tarım faaliyetleri M.Ö. 9500-8500 yıllarında Güneydoğu Anadolu’nun içinde yer aldığı “Bereketli Hilal” adı verilen bölgede yapıldı. Buğday yaklaşık M.Ö.9000 yılında evcilleştirildi. İnsanlar buğdayı, buğday insanları evcilleştirdi. Sadece avlanmak ve toplamak şehirler ve hatta imparatorluklar kurmak için gerekenleri sunmaz bizlere. Bugün sahip olduğumuz yaşam şartlarının tümüne tarım devrimi sayesinde kavuştuk. Tarımın doğduğu, medeniyetin beşiği Anadolu topraklarında, insanlık tarihini değiştiren buğdayı bilimsel olarak araştırmış ve bu çalışmalara ömrünü adamış Sevgili Dedem Mirza Gökgöl’ün cumhuriyet tarihinin ilk yıllarına da ışık tutan bu önemli eserinin Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında tekrar okurla buluşmasında emeği geçen herkese teşekkürler... -Tuluğ Ceyran Pinçe Türkiye Buğdayları kitabı Mirza Gökgöl’ün bizlere sunduğu en kıymetli çalışmalardan biri. Bu kapsamlı çalışma yalnızca ülkemizde yetişen buğdayların detaylı ve bilimsel anlatımını içermekle kalmıyor; yaklaşık bir yüzyıl öncesine uzanarak çiftçilerin gündelik yaşantılarını, zorluklarını, yeterli tarımsal donanıma sahip olamamaktan ileri gelen sıkışmışlıklarını anlatıyor. Yüzyıl başında yaşanan ardı arkası kesilmeyen savaşların Türk çiftçisinde açtığı yaraları ve bu yaraları sarmak için gereken adımları anlatarak öneriler sunuyor. Yüz yıl öncesinden bizlere seslenen bu kaynak kitabı hem referans olması hem de cesaret vermesi için en başta Türk çiftçisiyle ama onun da ötesinde yeni yetişecek ziraatçılarla ve bu alanda çalışan bilim insanlarıyla buluşturmayı görev biliyoruz. Bu eser, en değerli yıldızımız olan cumhuriyetimizin 100. yılına mütevazı bir armağandır. Başta Mustafa Kemal Atatürk’e, sonra da cumhuriyetimizin yükselmesinde muazzam emeği olan, Millî Mücadele’mizde ayağında çarığı, elinde tırpanı ve orağıyla canını veren Türk çiftçisine de minnetimizin ifadesidir. -İlkay Ünal İGSAŞ Genel Müdürü