“Başka güvenlik devleti örneklerinde olduğu gibi Türkiye’de de meşruiyetini düşmanların varlığına, çokluğuna ve tehdidin yakınlığına dayandıran milli güvenlik devleti, farklı muhalefet biçimleriyle bağdaştırdığı ‘düşman’ söylemini, paranoya düzeyine vardırdı. Bu çerçevede ordunun belirlediği hedef ve çıkarlarla örtüşmeyen her türlü talebin sahipleri kolaylıkla ve rahatlıkla ‘yabancı uşağı’, ‘dış mihrak’ ya da ‘vatan haini’ gibi etiketlerle yaftalandı.”
Ulus-devletlerin kurumsallaşmasıyla beraber “milli güvenlik” diye adlandırılan ve hiçbir zaman yalnızca dış pol
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
“Başka güvenlik devleti örneklerinde olduğu gibi Türkiye’de de meşruiyetini düşmanların varlığına, çokluğuna ve tehdidin yakınlığına dayandıran milli güvenlik devleti, farklı muhalefet biçimleriyle bağdaştırdığı ‘düşman’ söylemini, paranoya düzeyine vardırdı. Bu çerçevede ordunun belirlediği hedef ve çıkarlarla örtüşmeyen her türlü talebin sahipleri kolaylıkla ve rahatlıkla ‘yabancı uşağı’, ‘dış mihrak’ ya da ‘vatan haini’ gibi etiketlerle yaftalandı.”
Ulus-devletlerin kurumsallaşmasıyla beraber “milli güvenlik” diye adlandırılan ve hiçbir zaman yalnızca dış politikanın konusu olmamış siyasi ajanda, hem siyaset biliminde hem de uluslararası ilişkiler disiplinlerinde en önemli tartışma başlıklarından birisi olmuştur.
Türkiye’nin Milli Güvenlik Devleti’nde Zeynep Şarlak, “milli güvenlik devleti” kavramını, bilhassa karşılaştırmalı siyaset bilimi perspektifini kullanarak, Türkiye’de Soğuk Savaş döneminden itibaren tedricen tesis edilmiş bir rejimi tanımlamak üzere ele alıyor ve Soğuk Savaş döneminden itibaren Türkiye tarihine bu kavram üzerinden bakmayı öneriyor.
Milli güvenlik devletinin özellikle iç siyaseti tasarlayıcı ve düzenleyici boyutuyla ilgilenen çalışma, asker-sivil ilişkileri, sosyal ve siyasi haklara dair kırmızı çizgiler, iç düşmanlar, güvenlik aygıtlarının tesisi gibi başlıklar üzerinden bugünün siyasi rejimi üzerine de yeniden düşünmeye davet ediyor. Gündelik hayata da ziyadesiyle sirayet etmiş siyasi paranoya ve korkuların temellerini aramaya girişiyor.