Türkiye’nin ilk özel telekom ArGe’sini 1973 yılında kuran Türkiye’nin öncü teknoloji şirketi Netaş’ın 53 yıllık kurumsal tarihini anlatan Zoru Başarmak: 10 Bin Kişinin Yolculuğu adlı kitap Netaş ve YEM Yayın işbirliğiyle yayımlandı.
Kitap, 1875 yılının bir Haziran günü Alexander Graham Bell’in telefonu icadıyla başlıyor. Ardından Osmanlı döneminde Posta Nezareti’nin kurulması; genç Cumhuriyet ile birlikte PTT’nin devreye girmesi; 1960’larda Netaş’ın kurularak haberleşme alanında öncülüğü üstlenmesi; Netaş’ın ekonomik, teknolojik, siyasi, sosyal zorlukları aşıp sürekli gelişerek ve yenilenerek günümüzdeki ilham veren lider konumuna ulaşması...
Bir kurum tarihinin ötesinde, Türkiye teknoloji tarihini belgelemek açısından da olduk
- Ürün Özellikleri
- Ödeme Seçenekleri
- 0 Yorum
- Tavsiye Et
- Hızlı Mesaj
-
Türkiye’nin ilk özel telekom ArGe’sini 1973 yılında kuran Türkiye’nin öncü teknoloji şirketi Netaş’ın 53 yıllık kurumsal tarihini anlatan Zoru Başarmak: 10 Bin Kişinin Yolculuğu adlı kitap Netaş ve YEM Yayın işbirliğiyle yayımlandı.
Kitap, 1875 yılının bir Haziran günü Alexander Graham Bell’in telefonu icadıyla başlıyor. Ardından Osmanlı döneminde Posta Nezareti’nin kurulması; genç Cumhuriyet ile birlikte PTT’nin devreye girmesi; 1960’larda Netaş’ın kurularak haberleşme alanında öncülüğü üstlenmesi; Netaş’ın ekonomik, teknolojik, siyasi, sosyal zorlukları aşıp sürekli gelişerek ve yenilenerek günümüzdeki ilham veren lider konumuna ulaşması...
Bir kurum tarihinin ötesinde, Türkiye teknoloji tarihini belgelemek açısından da oldukça değerli çalışmanın ortaya çıkması için araştırmaları üstlenen ve metinleri kaleme alan Rıdvan Akar, kitabın “Sunuş” bölümünde şunları söylüyor:
“...Kurumsal tarih araştırmaları ülkemizde 1990’lardan sonra önem kazandı. Gerek Türkiye’de sadece 75 firmanın 100 yıllık geçmişe sahip oluşu, gerekse ‘kurucuların’ yaşamını kaybetmesiyle koskoca kurumsal geçmişlerin silinmesi nedeniyle o izlerin peşinde koşulmasına dönük merak, bu tür araştırmaların önünü açtı...
Kurumsal kültür Netaş’ta anlatılan değil, yaşanan ve yazılan, yani kendini her defasında yeniden üreten bir tarihti. Bu bağlamda Netaş’ın öyküsüne baktığımızda ilginç kilometre taşları görebiliyoruz. Kuruluş ve gelişim sürecinde Netaş çokuluslu bir ortaklıktı. Ama ilginçtir ki Türkiye’deki karşılığı kârlılık değil, zaruretler ve ihtiyaçlardı. Ülkenin en önemli sorunlarından biri olan haberleşmede yaşanan sıkıntı ve açığın giderilmesi için kurulmuştu Netaş.
Kurulduğu tarihten itibaren de ülkemizin mühendislik okuyan öğrencileri için bir ideale ve çekim merkezine dönüşmüştü. Zira teknolojiyi ve ArGe çalışmalarını bu kadar yürekten benimseyen, daha da önemlisi bilgiyi kamusallaştırarak kolektif kültürün bir parçası haline getiren, yani bir mühendisin gelişmesi ve öğrenmesi için çaba gösteren başka bir yapı yoktu. Onun içindir ki Netaş’a girmek, bir mühendis için ayrıcalık demekti, hayata 1-0 önde başlamaktı. Netaş’ın kurucu yabancı ortağı Nortel açısından da bu kurumda yetişen mühendislerin bilgi, birikim ve donanımları yıllar içinde önemli bir girdiye/kaynağa dönüşecekti. Bu süreçte çokuluslu firmanın –Nortel’in– teknolojisi ve kültürü ile başlayan bir dinamik, zaman içinde bütünüyle ‘yerli’ bir sentezin oluşmasını sağlayacaktı. Netaş, Türkiye’nin telekomünikasyon alanındaki ihtiyaçlarının ürünüydü. Bu ihtiyaçlarsa dünyanın ve teknolojinin değişimi ile sürekli olarak farklılaşıyor ve Netaş’ın da bu dönüşüme ayak uydurması gerekiyordu. Düşünün ki 60’lardan 80’lerin sonuna kadar Türkiye’nin yapısal sorunlarından biri olan haberleşmeye damgasını Netaş vurmuş, ülkenin bu ihtiyacının giderilmesinin asli unsuru olmuştu. Ancak 90’lardan itibaren kablolu telefonlar artık ‘eski teknoloji’ kabul ediliyor ve ihtiyaçlar farklılaşıyordu. Daha da önemlisi sektör çeşitleniyor ve başlangıçta tanımlanan misyonun yerini rekabet alıyordu. Netaş’ın önemli alametifarikalarından biri de bu dönüşümlerde gereken uyum mekanizmalarına sahip olmasıydı.
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Netaş bu misyonunu 53 yıl boyunca yerine getirdi. Bu zaman diliminde giderek ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu bir başka eksikliğin liderliğine soyundu. Demiştik ki ihtiyaçlar teknolojiyle değişmişti. İşte bu değişime ayak uyduran ve daha önemlisi geliştiren firmaların ayakta kaldığı bir çağda, telekomünikasyon/bilişim sektöründe Netaş, ArGe konusunda ülkenin öncü kurumuna dönüştü.
Kitabımız, monografik bir anlatımla en çok bu sürecin altını çizmeyi hedefliyor. Zira Türkiye’de ArGe konusunda strateji oluşturan, istihdam yapısının neredeyse yüzde 40-50’sini bu stratejiye göre planlayan ve daha önemlisi, gerçekleştirdiği ArGe çalışmaları ile başta savunma ve bankacılık olmak üzere kilit sektörlere ve uluslararası pazarlara çözümler üreten Netaş olgusunun günümüz gerçekliğindeki karşılığını bu kitapta işleyeceğiz.
Netaş’ı benzerlerinden ayıran başlıca farklılıklarından biri, ‘patronsuz’ olmasıydı. Tabii ki Netaş’ın sahipleri vardı, ancak biz ‘sahiplenenleri’ kastediyoruz. Bu, yukarıda vurguladığımız aidiyet ve sorumlulukla ilgili bir refleksti. Kurumun, özellikle Türk genel müdürler dönemindeki gelişme ve büyüme sürecinde, çalışanların bir ‘iş’ten öte ‘milli bir görev’ duygusuyla hareket etmesi, bu sahiplenme sürecinin kilit noktasıydı...”
53 Yıl Önce Bu Topraklardan Doğan, Türkiye’nin Teknolojideki Değeri: NETAŞ Türkiye’de odağına ArGe’yi alarak kendisi kadar ekosistemini de büyüten ve ülkesine ArGe ile katma değer sağlayan bir şirket…İlk yerli analog ve dijital santrallerin geliştirilmesi, bu santraller ile Türkiye’nin kırsal erişim hızında dünya birinciliğine, dijitalleşme hızında ise Avrupa ikinciliğine taşınması, dönemin teknoloji beşiği olan Batı’ya 1992 yılında ilk yazılım ihracatını gerçekleştirme başarısı, NATO’nun en gelişmiş iletişim çözümlerinin Türk ordusu için geliştirilmesi, yazılımın ArGe yasasına dahil edilmesine ön ayak olunması, dünyanın 10 büyük VOIP laboratuvarından birinin ülkemize Küresel Mükemmeliyet Merkezi adıyla kazandırılması...
Türkiye’de doğan ve yıllar geçtikçe kök salan bu güzide şirketin ışığının zamanla sınırları aşarak, ABD’ye telekom yazılımı ihraç eder hale gelmesi, dünyada 200’e yakın operatörün iletişim ihtiyacına çözüm sunması, 3G’nin konuşulduğu dönemde kolları sıvayarak 4G için yerli baz istasyonu ULAK’ın temel bant ünitesinin geliştirilmesi, böylece Türkiye’nin kendi baz istasyonu ile 4G’ye bağlanabilen ilk dört ülkeden biri olmasının sağlanması, ülkemizin ve yakın coğrafyanın önemli dijital dönüşüm projelerinin hayat geçirilmesi…
Tüm bunların sonucunda; ülkemizde geliştirilen bilgi birikimi ile Bilgi İletişim Teknolojilerinde 4 milyar dolarlık tasarruf sağlanarak, milli sermaye yurtiçinde tutuldu ve son 16 yılda 800 milyon doların üzerinde teknoloji ihracatı yapıldı.
Yüksek kalitede üç kez uluslararası teknoloji yatırımı çeken tek şirket olan ve bugün dünyanın en batısından en doğusuna teknoloji satar hale gelen Netaş, ArGe’si ile Türkiye’yi uç teknolojilerde yakın coğrafyanın üssü yapma hedefiyle emin adımlarla ilerliyor…
10 bin Netaşlı, Türkiye topraklarında doğmuş ve kök salmış bir şirketin bu kitapta okuyacağınız gerçek teknoloji hikâyesini yazdı. Bu hikaye, daha nice seneler yazılmaya devam edilecek...